Bugün sıklıkla görmeye veya duymaya alıştığımız ve avantajlarıyla göz dolduran özel jetler, henüz daha çok kısa bir süredir hayatımızdalar, bu nedenle daha çok yeni bir icat olduğunu söyleyebiliriz.
Aslında özel jetlere dair her şey 1930’lu yıllarda Alman mühendis Hans von Ohain ve Francis Whittle’ın ilk özel jet planlarını yaratmak için girdikleri tatlı rekabet ile başlamıştır. Ohain’in planları 1950’li yıllardaki özel jet üretiminde hayat bulmuş ve 4 Eylül 1954 yılında, verilen onca emeğin karşılığı alınarak 10 yolcu ve 2 kişilik bir ekibi barındıran Lockheed JetStar’ın gökyüzüne kavuşmasıyla sonlanmıştır. Lockheed JetStar için her şey yolunda gitmesine rağmen yeni bir teknoloji olması ve maliyetleri nedeniyle üretiminin sınırlı olması özel jetlerin kullanımını da kısıtlı bir kesime indirgemişti. Özel jetler için bir sonraki adım onları pazara tanıtarak kullanım alanlarını ve oranını arttırmaktı.
Bill Lear 1963 yılında LearJet 23’ü pazara tanıttığında özel jet endüstrisi kendi çapında bir değişime uğradı ve deyim yerindeyse adeta uçtu. Hızlı uçuşlar için tasarlanmış 4-6 kişi kapasiteli LearJet, hızıyla piyasadaki özel jetlerin de önüne geçerek ilk sıraya yerleşmiş ve bugün dahi tercih edilen bir seçenek olarak listelere girmeyi başarmıştır. Daha sonraları Gulfstream, Gulfstream II’yi piyasaya sunarak özel jetlerin rahatlık ve lüksün simgesi haline gelmesini sağladı. LearJet 23’ün aksine Gulfstream 19 kişilik yolcu kapasitesi ve ferah yolcu deneyimiyle özel jet seyahatlerinin yeni yüzü haline gelerek ardından geleceklere öncülük etti. Onu takiben gelen Embraer ve Boeing, farklı alanlarda uzmanlaşarak bu yarışa katıldılar. Embraer, yakıt tasarrufu konusunda bir numara haline gelirken Boeing ticari uçuşların genişliğini özel jetlere uyarlayarak bu teknolojiyi de endüstriye kazandırdı.
Endüstri, ilk özel jetten bugüne yenilikler ve geliştirilen teknolojiler eşliğinde büyüyen özel jetler yalnızca ‘zenginlerin’ kullandığı bir opsiyon olma imajından kurtarmayı hedefliyor…
